ZAMAN AŞIMI
Kanun koyucu ceza kanunlarında yer alan suçlar için dahi öngördüğü zamanaşımını disiplin hukuku için de kabul etmiştir. TSK Disiplin Kanunu disiplin amirleri ve disiplin kurullarının görev ve yetkisine giren disiplinsizlikler için farklı zamanaşımı süreleri öngörmüştür (Madde 39). Disiplin amirlerinin görev ve yetkisine giren disiplinsizliklere, disiplinsizliğin disiplin amirleri tarafından öğrenilmesinden itibaren bir ay, her halde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra disiplin cezası verilemez. Fiil inceleme ve araştırma yapmayı gerektirmiş ise, bir ay içerisinde inceleme ve araştırmaya başlanmış olmak ve altı ayı geçmemek kaydıyla, inceleme ve araştırma için geçen süre bir aylık süreye dâhil edilmez.(Md.39/1) Kanun koyucunun “bir aylık süre içerisinde ceza verilmesi”nden maksadının ne olduğu açık değildir. Yani bir aylık süre içerisinde ceza kararı mı yazılmalı, ceza kararı tebliğ mi edilmeli yoksa ceza mı kesinleşmeli belli değildir. Kanımca burada kastedilen, bir aylık süre içerisinde cezanın verilmesi olmalıdır. AYİM de bir kararında bir aylık süre içerisinde cezanın verilmesini yeterli görmüştür. (Davacıya disiplin cezası verilmesine neden olan disiplinsizlik eyleminin, 12.04.2013 tarihinde tespit edildiği ve 01.05.2013 tarihinde savunmasının istenmesini müteakip 10.05.2013 tarihinde davaya konu disiplin cezasının verildiği gözetildiğinde disiplin cezasının bir aylık zaman aşımı süresi içinde verildiği…; AYİM 3.D., 26.12.2013, 2013/1603-1578). Konuya ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2’nci İdari Dava Dairesinin son derece isabetli bir kararı bulunmaktadır. Mahkemenin “09.08.2016 tarihli fiilden itibaren hesaplanan iki yıllık ceza zamanaşımı süresi (09.08.2018) geçirildikten yaklaşık 11 ay sonra 03.07.2019 tarihli Bakanlık Oluru ile verilen cezanın onaylanarak kesinleştiği, buna göre mevzuatta belirtilen iki yıllık ceza zamanaşımı süresinin belirtilen tarihi takip eden iki yılın bitiminde 09.08.2018 tarihinde dolduğunun görüldüğü, davaya konu disiplin cezasının ise 03.07.2019 tarihli Bakan Onayı’yla kesinleştiği, ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradıktan sonra verildiği anlaşılan disiplin cezasında bu yönden hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, 7068 sayılı Kanun’un yukarıda hükmüne yer verilen 29. maddesinde; disiplin cezasının kesinleşme tarihi zamanaşımında esas alınacak tarih olarak öngörülmemiş olup, anılan maddeye göre disiplin cezası verme konusunda mevzuatla yetkili kılınan Disiplin Amiri veya Disiplin Kurulu’nca takdir edilen cezanın verildiği tarihin iki yıllık zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğinin açık olduğu, bu durumda, davacının fiilinin 09.08.2016 tarihi olduğu dikkate alındığında, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından davaya konu disiplin cezasının verildiği 07.08.2018 tarihi itibariyle ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin bu gerekçeyle iptali yönünde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.” (2021/1068-995 E-K) şeklindeki hükmü kanaatimce konuya ilişkin tereddütleri giderecek mahiyettedir.
Uygulamada en çok müracaat edilmek istenen ve en çok yoruma ihtiyaç duyulan noktalardan bir tanesi de inceleme ve araştırmaya başlanmış olmak ve altı ayı geçmemek kaydıyla zamanaşımı süresinin bir aydan altı aya uzaması hususudur. 6413 sayılı Kanunda inceleme ve araştırmadan kastedilenin ne olduğu konusunda bir hüküm bulunmamaktadır. Maddi olayın karmaşıklığı nedeniyle yapılan çalışmalar, tanıklara ulaşmadaki zorluklar, savunmada belirtilen hususların doğruluğunun araştırılması vb. inceleme ve araştırma faaliyeti olarak değerlendirilmelidir. AYİM bir kararında psikolojik rahatsızlığı nedeniyle birbirini takiben aldığı istirahat raporları nedeniyle savunmasını yaklaşık 5 ay sonra yapan personele 6 aylık süre içerisinde ceza verilmesinde zamanaşımının dolmadığına hükmetmiştir. AYİM’nin bu kararda, savunması istenilen kişinin hastalığının geçmesinin beklenmesini bir araştırma faaliyeti olarak kabul ettiği görülmektedir. (AYİM 3.D.,2015/432-1751 E-K). AYİM bir başka kararında savunma için kullanılan iki günlük sürenin, soruşturma için geçirilen sürenin ve posta süresinin, disiplinsizliğin öğrenilmesinden cezalandırma tarihine kadar geçen süreden çıkarılmasıyla zamanaşımı süresini hesaplamıştır. “Dosyadaki idari tahkikat raporu ve rapora dayanak olan tanık beyanlarından ve tespit tutanağından, …Jandarma Karakol Komutanlığı’nda görevli olan davacının 29.05.2013 günü saat 20:40 sıralarında, görev yaptığı … garnizonundan izinsiz ayrıldığı ve bu ayrılışın hizmet gereği olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının 29.05.2013 günü … Beldesinden ayrılarak idari yönden bağlı bulunan … İlçesine gitmesi eylemine aynı tarihte … İlçe Jandarma Komutanı olması nedeniyle davacının disiplin amiri konumunda bulunan J.Yzb. E. O.A.’nın tanıklık ettiği olay tespit tutanağı ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Davacı hakkındaki idari tahkikatın … İl Jandarma Komutanlığının 03.06.2013 tarih ve PER:1040 – 23302-13/ sayılı yazısı ile başlatıldığı ve sonuç raporunun 17.06.2013 tarihli üst yazı ile davacının yeni birliği ve dolayısıyla yeni disiplin amirliği olan … İlçe Jandarma Komutanlığına gönderildiği ve yazının 18.06.2013 tarihinde … İlçe Jandarma Komutanlığınca teslim alındığı davacı vekili tarafından karar düzeltme dilekçesi ekine konulan belgelerden anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının disiplin cezasına konu disiplinsizlik eylemi olarak kabul edilen garnizonu izinsiz terk etme eyleminin 29.05.2013 günü davacının disiplin amiri tarafından öğrenildiği, … İl Jandarma Komutanlığı’nca disiplin soruşturmasına 03.06.2013 tarihinde başlanıldığı, bu aşamada davacının … İlçe Jandarma Komutanlığı’na atandığı, disiplin soruşturması sonuç raporunun … İl Jandarma Komutanlığı’nın 17.06.2013 tarihli üst yazısı ile davacının yeni birliği olan … İlçe Jandarma Komutanlığı’na gönderildiği, yazının 18.06.2013 tarihinde … ilçe Jandarma Komutanlığı’nca teslim alındığı, 04.07.2013 tarihli savunma istemi ile davacıdan 29.05.2013 günlü garnizonu izinsiz terk etmek eylemi nedeniyle savunmasının istenildiği ve savunmasını en geç 08.07.2013 günü saat 17:00’ye kadar sunması gerektiğinin bildirildiği, davacının 06.07.2013 tarihinde savunmasını sunduğu ve davacının yeni disiplin amiri tarafından 16.07.2013 tarihinde garnizonu izinsiz terk etmek disiplinsizliğinden 6413 sayılı Kanun’un 18/1-ı maddesi uyarınca davacının 1/20 oranında aylıktan kesme disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, savunma için kullanılan iki günlük sürenin, soruşturma için geçirilen sürenin ve posta süresinin, disiplinsizliğin öğrenilmesinden cezalandırma tarihine kadar geçen süreden çıkarılmasıyla cezalandırma işleminin 6413 sayılı Kanun’un 39’uncu maddesindeki bir aylık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra tesis edildiği anlaşıldığından işlemin iptaline karar verilmesi yoluna gidilmiştir.(AYİM, 3. D.2015/933-1038 E-K). Bu kararda yeni disiplin amirinin 18.06.2013 tarihinde evrakları teslim aldıktan sonra savunma istediği 04.07.2013 tarihine kadar geçirdiği sürenin inceleme ve araştırma faaliyeti olarak kabul edilmediği ve 1 ay süreli zamanaşımı süresini uzatmadığı kanaatine varıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kararda ayrıca cezanın verilme tarihi olarak disiplin amirince işlem yapıldığı tarihin kabul edildiği de anlaşılmakta, bir önceki paragrafta açıklanan tartışmalı olan husustaki kanaatimin desteklendiği görülmektedir.
Disiplin Kurullarının görev ve yetkisine giren disiplinsizliklere ise, disiplinsizliğin disiplin amirleri tarafından öğrenilmesinden itibaren altı ay, her halde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra disiplin cezası verilemez. (Md.39/2)
Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek disiplinsizliklerde disiplin amirleri tarafından disiplinsizliğin tespit edilmesinden itibaren bir yıl ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra yüksek disiplin kurulu tarafından ceza verilemez.(Md.39/3)
Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar. (Md.39/4)
Zamanaşımı konusu son derece önemlidir. Zamanaşımından dolayı disiplinsizliğin cezasız kalması, personel arasında adalet duygusunu zedelediği gibi disiplinin tesis edilmesinin önemi ile de bağdaşmaz. Özellikle de, zamanaşımı süresi dolmadan Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilerek Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılabilecek bir personelin gerekli işlemlerin zamanında yapılmaması sebebiyle TSK’da görev yapmaya devam etmesi kabul edilebilir bir durum değildir.
Zamanaşımı konusunda hata yapılmasının en büyük sebebi 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu’nun temel prensiplerinden bir olan ceza ve disiplin hukuku sisteminin birbirinden ayrı ve bağımsız oluşunun henüz tam olarak anlaşılamamış olmasıdır. Disiplin amirleri, gerçekleştirilen eylemler hakkında adli işlem yapmalarının yeterli olduğunu düşünüp TSK Disiplin Kanunu uyarınca da işlem yapmaları gerektiğini göz ardı etmektedirler.
Kanunda öngörülen “disiplin amirleri tarafından öğrenilme”den anlaşılması gereken personelin fiilinden haberdar olunmasıdır. Eylem hakkında adli soruşturmanın ya da kovuşturmanın beklenmesi öğrenme tarihini değiştirmemektedir. Disiplin amiri, ilgili savcılık ve mahkeme ile yazışma yaparak olaya ilişkin olarak bilgi ve belgelere ulaşmayı denemeli ve gerekli işlemi adli işlemlerin neticesini beklemeden yapmalıdır. Bununla birlikte bazı durumlarda personelin gerçekleştirdiği eylemden ilgili hakkında adli mercilerce işlem başlatıldığının öğrenilmesi ile haberdar olunması mümkündür. Bu durumlarda eylemin ne olduğunun ve ayrıntılarının adli mercilerce yazışma sonucu elde edilen bilgi, belge ve delillerle ya da iddianame ile öğrenilmesi halinde haberdar olmanın ilk öğrenmeden daha sonra gerçekleştiği kanımızca ileri sürülebilir.
Bir göreve vekaleten getirilme, bir vekalet ilişkisi sona erdiğinde göreve başlama ya da görev devir teslimi yapıldığında eski disiplin amirinin daha önce öğrendiği bir olay o kadro için o tarihte öğrenilmiş kabul edilmelidir. Yani yeni disiplin amirinin göreve başlamakla disiplinsizliği öğrendiğinden bahsetmek ve zamanaşımı süresini buna göre hesaplamak hukuken mümkün değildir. Aksinin kabulü idarenin bütünlüğü ilkesi ile bağdaşmaz.
Zamanaşımı süresinin hesabına savunma için kullanılan süre dahil edilmemelidir.
* 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 39’ncu maddesinde yer alan bir aylık zamanaşımı süresinin hesabına savunma için kullanılan sürenin dahil edilmemesi gerektiği dikkate alındığında, dava konusu olayda, davacının fiilinin idarece 02.12.2020 tarihinde öğrenilmesi üzerine savunmasının istenilmesine ilişkin 15.12.2020 tarihli yazının istirahatli olarak birlik dışında bulunması nedeniyle posta yoluyla 25.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve savunmasını 08.01.2021 tarihinde vermesi üzerine 11.01.2021 tarihinde dava konusu disiplin cezası verildiğinden, Mahkemenin bir aylık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ceza verildiğinden bahisle işlemin iptali yolundaki gerekçesi yerinde görülmemiştir. (İzmir Blg.İd.Mah. 2.İd.Dava D.2022/2365-2616 E- K)
Fiilin öğrenilmesi, zamanaşımı hesabı
*…Davacının ayırma cezasına dayanak alınan hizmete engel davranış kabul edilen fiili 16.03.2012 tarihinde gerçekleştirdiği; olayın olduğu tarih itibariyle birlik komutanlığınca yapılan tahkikat çerçevesinde tanık ifadelerinin alınarak suç dosyası tanzimine başlandığı; esasen olayın ilk disiplin amiri olan bölük komutanının bulunduğu sırada içtima alanında gerçekleştiği; dolayısıyla disiplin amirlerinin davacının fiilinden, fiil işlenir işlenmez haberdar oldukları; keza, idari tahkikat kapsamında öğrenilen olayın oluş şekli ile 12.11.2014 tarihli iddianamede ve hatta 17.01.2014 tarihli HAGB kararında anlatılan oluş şekilleri arasında bir farklılık bulunmadığı; …dolayısıyla olayın vuku ile ayırma cezasını gerektiren durumun oluştuğunun bu amirler tarafından tespitine rağmen soruşturmaya başlanmadığı, tüm bu koşullar çerçevesinde davacının fiili işlediği 16.03.2012 tarihinin üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçtikten ve bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra, 25.06.2014 tarihinde verilen ayırma cezasının 6413 sayılı Kanun’un 39/3’üncü maddesine ve hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır” (AYİM, 1.D.2014/1176 E- 2015/1015 K)
* Davacının ……görüntülerinin 26.06.2012 tarihli ve kim tarafından gönderildiği belli olmayan bir ihbar e-postası ile davalı idareye ulaşması üzerine 27.12.2012 tarihinde …Kuvvet K.lığı … Başkanlığınca ifadesinin alındığı, davacının ifadesinde görüntülerin nasıl çekilmiş olduğunu açıkladığı, montaj olduğu yönünde bir beyanda bulunmadığı, dolayısıyla kendisine ait olduğunu kabul ettiği, bu durumda davalı idarece çıkarma cezasını gerektirecek durumun oluştuğunun en geç 27.12.2012 tarihinde tespit edildiği; bir yıllık zamanaşımı süresinin 26.12.2013 tarihinde dolduğu, zamanaşımın geçmesinden çok sonra 01.10.2014 tarihinde …Kuvvetleri K.tarafından onaylanması ile tekemmül eden ..Kuvvetleri K.lığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun 18.09.2014 gün 2014/006 sayılı kararı ile davacının “ahlaki zayıflık” disiplinsizliğini işlediği kanaatine varıldığı gerekçesi ile 6413 sayılı Kanun’un 20/b maddesi ve TSK Yüksek Disiplin Kurulu Yönetmeliği’nin 9/b maddesi gereğince Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılmasına dair dava konusu işlemde zamanaşımı bulunduğu kanaatine varılmıştır.(AYİM 1.D.2014/1316 E- 2015/813 K)
* Eylemi vasıflandırma açısından yargı organları arasında dahi ihtilaf bulunduğu bir durumda idarenin eylemi tam olarak vasıflandırmasını beklemek de hakkaniyete uygun düşmemektedir. Beraat kararının temyizi üzerine Askeri Yargıtay tarafından kararın bozulup, yerel mahkemeye dosyanın gönderilmesi sonrasında yerel mahkemenin Askeri Yargıtay kararına uyarak davacı hakkında mahkumiyet kararı vermesi ve bu sürecin eylemden itibaren 5 yıllık süre dolmadan tamamlanması nedeniyle, davacı hakkındaki son 10.12.2013 tarihli mahkeme kararının kesinleşip idareye ulaşmasıyla birlikte; ulaştığı tarihte artık idarece “ayırma cezasının gerektirecek durumun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edildiğinin” kabul edilmesi gerekmektedir.(AYİM 1.D. 2016/213-145 E-K)
* Savunma ekinde gönderilen ve … Komutanı tarafından imzalı tutanağa göre disiplinsizlik 25.04.2013 ve 26.04.2013 tarihli iki ayrı tutanakla komutanlığa bildirilmiştir. Bu tutanaklardan birisi içlerinde davacının da bulunduğu nöbetçi heyeti tarafından, diğeri ise SG Yzb. C.F. tarafından kaleme alınmıştır. Tutanaklar incelendiğinde aynı olayın farklı şekillerde anlatıldığı görülmektedir. Bu nedenle Komutanlık tarafından 13 Mayıs 2013 tarihli emir ile üç kişilik bir idari tahkikat heyeti kurularak olayla ilgili disiplin soruşturması yapılmıştır. Soruşturma sonucu hazırlanan 22 Mayıs 2013 tarihli raporda davacının nöbetçi subay olması sebebiyle sorumluluğunda icra edilen terhis eğlencesindeki yüksek sesli müziğin birlik disiplinini bozduğu, arya sancak törenine silistre sesi duyulamadığından zamanda iştirak edilemediği, davacının birlik disiplinini sağlamayarak nöbet talimatına aykırı hareket etmek disiplin suçunu işlediğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Rapora istinaden 27 Mayıs 2013 tarihli yazı ile davacının savunması istenmiş ve ardından 07 Haziran 2013 tarih ve 2013/1 sayılı karar ile nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan 1 gün hizmet yerini terk etmeme disiplin cezası ile cezalandırıldığı, disiplin cezası verilebilmesi için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Davacı bu karara itiraz etmiş, itirazı yetkili merci tarafından reddedilmiştir. Tüm bu süreçte idarece takdir yetkisinin objektif ve hukuka uygun olarak kullanılmadığına dair herhangi bir delil olmadığından, davacı hakkında tesis edilen 1 gün hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. (AYİM 3.D.2014/216-278 E-K)
Disiplin cezalarına karşı idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının ardından zaman geçirmeksizin harekete geçilerek makul süreler içinde işlem tesis edilmesi gerekir.
* Disiplin cezalarına karşı idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının gerekçesinin, idareye ilgili hakkında başka bir disiplin işlemi tesis etme olanağı tanıması halinde, 2577 sayılı Yasa’nın 28/1. maddesi uyarınca Yargı kararının gereğini yerine getirmekle yükümlü olan idarenin, zaman geçirmeksizin harekete geçerek makul süreler içinde işlem tesis etmeleri gerektiği, buna karşılık yargı kararının gereğini yerine getirirken 657 sayılı Yasa’nın 127/2. maddesi hükmünün ilgilinin sürekli ceza tehdidi altında bırakılmasını önleme fonksiyonu gereği, kararın idarelerine tebliğ edildiği tarihten itibaren her halükarda 2 yıl zarfında disiplin işlemlerini sonuçlandırmaları gerektiği açıktır. Nitekim Dairemizin E:2010/5239, K:2013/9337 sayılı kararı ile E:2010/9547, K:2013/10337 sayılı kararları da bu yöndedir. Olayda; İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E:2010/41, K:2010/1225 sayılı kararının davalı idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıdığı ve kararın tebliğ tarihi dosyadan anlaşılamamakla birlikte, karar tarihinden yaklaşık 3 ay sonrasında tesis edilen disiplin işleminin makul bir süre içinde sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın usul ve esasa ilişkin diğer yönlerden incelenerek karara bağlanması gerekirken, zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.(Danıştay 11.D.2012/2857 E-2013/11887 K)
* Davacının, davalı kurumdan 14.02.2013 tarihi itibariyle ilişiğinin kesildiğinin görülmesi karşısında, bu tarihte kamu görevlisi sıfatı sona eren davacının, disiplin soruşturmasına konu eylemin en son bu tarihte işlendiğinin kabulü ile bu tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası ile cezalandırılması gerekirken, bu süre geçirilerek dava konusu 18.07.2017 tarih ve 2017/1 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla Devlet memurluğundan çıkarılması yolunda tesis edilen dava konusu disiplin cezasının iptali yönündeki temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.(Danıştay 12.D.2019/1870-8897 E-K)
1 aylık zamanaşımı süresi hesabı
* Dosyanın incelenmesinden; davacının maiyetinde görevli bulunan ve 657 sayılı Yasa’nın 4/C maddesi kapsamında geçici personel statüsünde çalışan bir anketöre 29.6.2010 tarihinde iş arkadaşlarının yanında küçük düşürücü ve aşağılayıcı sözler söylediği iddiasıyla ilgili olarak olayın aynı gün şikâyetçi anketör tarafından davacının disiplin amiri olan grup sorumlusuna intikal ettirildiği ve şikâyet dilekçesinin aynı gün Erzurum Bölge Müdürlüğü kaydına girdiği, böylece disiplin cezasına konu fiilin davacının disiplin amirince öğrenildiği, disiplin amirince bu fiil nedeniyle davacı hakkında tesis edilen 20.7.2010 gün ve 1153 sayılı işlemle davacıya disiplin cezası mahiyetinde olmamak üzere davranışlarında daha dikkatli olması yönünde uyarı yazısı yazıldığı, şikâyetçinin bu defa 13.8.2010 tarihinde Türkiye … Kurumu Başkanlığı’na hitaben şikâyet dilekçesi yazması üzerine Başkanlıktan gelen 18.8.2010 gün ve 1068 sayılı yazı üzerine davacı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlıkta; davacının disiplin cezasına konu fiilinin disiplin amirince 29.6.2010 tarihinde öğrenildiği ve 18.8.2010 gün ve 1068 sayılı Türkiye … Kurumu Başkanlığı yazısı sonrasında disiplin soruşturması başlatıldığı, böylece 657 sayılı Yasanın 127. maddesinde öngörülen 1 aylık zamanaşımı süresinin geçirilmiş olduğu görülmektedir.657 sayılı Yasa’nın zamanaşımı başlıklı 127. maddesinde düzenlenen ve ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı süreleri, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle disiplin soruşturmasını açmaya yetkili amirlerce uyulması zorunlu olan süreler olduğundan anılan Yasada öngörülmüş olan 1 aylık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra yapılan disiplin soruşturması neticesinde davacıya verilen disiplin cezasında ve bu ceza nedeniyle teşvik ikramiyesi kesintisi yapılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.(Danıştay 12.D.2011/6930 E-2012/1639 K)
* Davacının disiplin cezasına konu fiillerinin disiplin amiri tarafından öğrenilmesinden (20.10.2015) itibaren 1 ay içinde cezalandırılması gerekirken, disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğradıktan sonra 14.01.2016 tarihinde davacıya verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.(Erzurum Blg.İd.Mah.3.İd.Dava D.2018/ 1806 E-2020/703 K)
* Her ne kadar davacı hakkında birden fazla fiilden dolayı soruşturma yürütülmüş olsa da en ağır cezayı gerektiren fiilin 01,02,05,06 Eylül 2016 tarihlerinde okula gelmeme fiili olması nedeniyle davacının bu fiilin karşılığı olan bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırıldığı, dolayısıyla davacının disiplin cezasına konu olan “Özürsüz ve kesintisiz 3 – 9 gün göreve gelmemek” fiilinin, davalı idarece en geç 09.09.2016 tarihinde öğrenildiği, buna karşılık disiplin cezasına konu eylemin öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde disiplin soruşturmasına başlanılmadığı, bu süre geçirildikten sonra Kaymakamlık Makamının 21.10.2016 tarih ve E:11756057 sayılı Olur’u ile soruşturmaya başlandığı görüldüğü, bu durumda; 09.09.2016 tarihinden itibaren 657 sayılı Kanun’un 127. maddesi gereğince, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için öngörülen bir aylık süre içinde disiplin soruşturmasına başlanılması gerekirken, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradıktan sonra başlatılan disiplin soruşturması sonucu tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmıştır. (Adana Blg.İd.Mah.1.İd.Dava D.nin 2020/1196 E-2021/1253 K sayılı kararı ile onanan Hatay 1.İd.Mah.nin 2018/565 E-2020/310 K sayılı kararı)
* E… ili … İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde uzman çavuş olarak görev yapan davacı hakkında, M.. İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yaptığı 31/01/2012- 30/05/2012 tarihleri arasında “firar” suçunu işlediğinden bahisle … Komutanlığı Askeri Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, E… İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yaptığı dönemde 02/11/2013-06/09/2014 tarihleri arasında “firar” suçunu işlediğinden bahisle … Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 1 yıl hapis cezasıyla tecziyesine karar verildiği ve bu kararın 6.000,00 TL para cezasına çevrildiği, firarda olduğu süre içerisinde sahte nüfus cüzdanı çıkarttığı iddiasıyla da “resmi belgede sahtecilik” suçuna ilişkin olarak soruşturma başlatıldığı ve yargılamasının devam ettiği gerekçesiyle, birinci ve ikinci disiplin amirleri tarafından TSK Disiplin Kanununun 20/1-b ve 20/1-c maddeleri ile TSK Yüksek Disiplin Kurullar Yönetmeliğinin 9/1-b ve 9/1-c maddeleri gereğince “silahlı kuvvetlerden ayırma” cezasıyla tecziyesi teklif edildiği ve sıralı disiplin amirinin de bu teklife katılması üzerine, davacının savunmasının alındığı, yapılan değerlendirme sonucunda, davacının iki kez “firar” suçundan sonuçlanan ve “resmi belgede sahtecilik” suçundan devam eden yargılamasına neden olan fiilleri nedeniyle TSK’nın itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik tescil eden fiillerde bulunduğundan bahisle, TSK Disiplin Kanununun 13. ve 20. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri uyarınca “silahlı kuvvetlerden ayırma” cezasıyla tecziyesine yönelik 28/04/2016 tarih ve 2016/57 karar sayılı Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda, davacının firar fiilleri ile ilgili olarak, Mahkemesince yukarıda yer verilen TSK Disiplin Kanununun 39. maddesinin 3. fıkrası uyarınca Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl içinde ceza verilmesi gerekirken, her iki firar fiili için de bir yıllık süre geçtikten sonra 28/04/2016 tarihli Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla ceza tesis edildiği görülmüş olup, davacı hakkında iddia olunan firar suçlarına ilişkin olarak Yüksek Disiplin Kurulunun ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş olması hukuka uygun olmakla birlikte, dava konusu işlemin diğer bir gerekçesi olan “resmi belgede sahtecilik” suçuna ilişkin olarak Dairemizce hukuki bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Dosyaya sunulan E… 1. Asliye Ceza Mahkemesinin E:2017/612 esasına kayıtlı “resmi belgede sahtecilik” suçuna ilişkin ceza dosyasının incelenmesinden; davacının “resmi belgede sahtecilik” suçuyla ilgili olarak hazırlanan Askeri Savcılık iddianamesinin davalı idareye, davacıya tebliğ edilmesi istemiyle 08/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu suretle davalı idarenin davacının durumunu öğrendiğinin kabulü ile, davalı idarenin TSK Disiplin Kanununun 39. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacının Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumunun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl içinde ceza verilmesi gerekirken (en geç 08/04/2016 tarihinde) 28/04/2016 tarihinde verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasının ceza verme zaman aşımına uğranmış olduğundan dava konusu işlemin “resmi belgede sahtecilik” suçuna ilişkin kısmının da bu gerekçeyle iptali gerekmektedir. (Erzurum Blg.İd.Mah. 1.İd.Dava D.2019/13 E-2020/607 K)
Zamanaşımı hesabı/ Disiplin cezasına konu eyleminin öğrenildiğinin kabul edileceği tarih
* Dosyanın incelenmesinden; 08/04/2010 tarihli yazı ile … Valiliğinden davacı hakkındaki şikâyetin değerlendirilmesinin istendiği, … Valisinin 14/04/2010 tarihli derkenar emri üzerine vali yardımcısı tarafından araştırma raporu düzenlendiği, söz konusu raporun 20/05/2010 tarihinde Valilik makamına sunulduğu, … Valiliğinin 02/06/2010 günlü, 2848 sayılı yazısı ile İçişleri Bakanlığından müfettiş talebinde bulunulduğu, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının 09/06/2010 günlü, … sayılı yazısı ile müfettiş görevlendirilmesi için onay istendiği; 08/07/2010 günlü, 11778 sayılı Bakan onayı ile soruşturmanın başlatıldığı, 19/07/2010 günlü,… sayılı görev emrine istinaden soruşturma raporunun düzenlendiği ve 27/08/2010 günlü, … sayılı soruşturma raporunun 04/11/2010 tarihinde Teftiş Kurulu Başkanlığına sunulduğu, İçişleri Bakanlığı Merkez Disiplin Kurulunun 10/11/2010 günlü, 16 sayılı kararı ile davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/D-f maddesi ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca bir derece alt ceza uygulanmak suretiyle 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir.Bu itibarla; İdare Mahkemesince, müfettiş görevlendirilmesine ilişkin 19/07/2010 tarihinde soruşturmanın başlatıldığından bahisle, soruşturmaya başlama zaman aşımının oluştuğuna ilişkin gerekçesi isabetli olmamakla birlikte, 20/05/2010 tarihinde Valilik makamına sunulan rapor ile davacıya isnat edilen fiilin öğrenildiği, 657 sayılı Kanun’un 127. maddesinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için öngörülen 1 aylık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 08/07/2010 günlü, 11778 sayılı Bakan onayı ile soruşturmanın başlatıldığı dikkate alındığında, İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır. (Danıştay 2.D.2023/3014-4426 E-K)
Zamanaşımı hesabı/ Disiplin cezasına konu eyleminin disiplin amiri tarafından öğrenildiğinin kabul edileceği tarih
* Görevin yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama göstermek fiilinin 03.11.2017 tarihinde yaşandığı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.01.2018 tarih ve 2018/… Esasına kayıtlı soruşturma numaralı yazısıyla davacı hakkında 03.11.2017 tarihinde gerçekleşen olayla ilgili görevi kötüye kullanma suçunun tespit edilebilmesi için 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında Refahiye Kaymakamlığından soruşturma izni istenildiği, Kaymakamlık makamınca ön inceleme raporu düzenlendikten sonra 13.03.2018 tarih ve … karar numarasıyla davacı hakkında soruşturma izni verildiği dolayısıyla davacının disiplin cezasına konu eyleminin 13.03.2018 tarihinde disiplin amiri tarafından öğrenildiğinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla, 7068 sayılı Kanun’un 29.maddesi gereği 13.03.2018 tarihinden itibaren bir ay içinde disiplin soruşturmasına başlanılması ve davacının üzerine atılı fiilin sübuta erdiği kanaatine varılması durumunda disiplin cezası verilmesi gerekmekte iken, 27.06.2018 tarihinde verilen olur ile disiplin soruşturmasına başlanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; soruşturma zamanaşımı süresi geçtikten sonra verilmiş olan 27.06.2018 tarihli olur ile soruşturmaya başlanıldığı görülmekle birlikte, bir aylık disiplin soruşturma zamanaşımı süresi geçirildikten sonra başlatılan soruşturma sonucu tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. (Erzincan İd. Mah.2019/1284 E-2020/371 K)