…Sanığın … Tugayı 1.Hudut Taburu 2.Hudut Bölüğü Komutanlığı sorumluğunda bulunan … Hd. Krk.nda kantin sorumlusu olduğu, söz konusu kantinin 2018 yılı Aralık ayı sayımında 8.516, 55 TL açık çıktığı, yapılan inceleme neticesinde sanığa 2018 Kasım ayında satış tutarı üzerinden 18.130,50 TL tutarında imza karşılığı mal devredildiği, Aralık 2018 ayı içerisinde satış tutarı üzerinden 4.412, 40 TL tutarında imza karşılığında mal teslim edildiği, Aralık 2018 ayı içerisinde kendisinden satış tutarı üzerinden 3.753,95 TL tutarında imza karşılığında iade mal alındığı, toplam kendisine 2018 Aralık ayı boyunca satış tutarı üzerinden 18.788, 95 TL tutarında mal teslim edildiği, 26/12/2018 tarihinde sayım sonucunda satış tutarı üzerinden 887,40 TL ederinde malın kantinde bulunduğu, sanığın işletme sorumlusuna toplamda 18.972, 17 TL ( Kar dahil) nakit para veya mal teslim etmesi gerekirken 9.385 TL nakit para teslim ettiği, kantinde ise satış tutarı üzerinden 887,40 TL tutarında mal kaldığı, şüphelinin 8.516, 55 TL açığının bulunduğu tespit edildiği…” şeklinde iddia edilen olayda: İlk derece mahkemesince zimmet suçundan beraat hükmü kurulmuş ise de; İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın aşamalarda “…bazen parası olmayan erlerin alışveriş yapabilmesi için veresiye defteri açıldığı yaklaşık 600-700 TL bu veresiyeden kaynaklanan açık bulunduğu ancak kesinlikle katinden parayla da mal almadığıni…” ifade etmesi, dosyada bulunan SMMM tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda da ” sanığın karşılıklı imza ile zimmetine 16.968,49 TL tutarında kantin eşyası aldığı, hakkında tutanak tutulduğu 26/12/2018 tarihinde zimmetinde 8.424,53 TL tutarında kantin eşyası bulundurması gerekirken 808,60 TL tutarında kantin eşyası bulundurduğu ve kalan 7.615,93 TL tutarındaki kantin eşyasının dosya kapsamında sunulan belgelerde mevcut olmadığı ve akıbetine ilişkin taraflarca imzalanmış herhangi bir zayi belgesi, imha edildiyse imha tutanağı veya izahata ilişkin herhangi bir oynama, karalama , çıkarma, yok etme gibi hususlar tespit edilememiş olması” şeklinde belirtilmesi karşısında;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/1981 gün ve 5-2/106 sayılı Kararında açıklandığı üzere ceza yargılamasının temel amacının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğu da nazara alınarak ve somut olaydaki iddiaların çözümü, uzmanlığı, özel ve teknik bilgileri gerektiren bir durum olması sebebiyle dosyanın kül halinde 3 kişilik Emekli Sayıştay Denetçilerinden oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilerek dosya arasında bulunan kantin açığına ilişkin tutanaklar irdelenmek suretiyle sanığın zimmetinde kuruma ait bir paranın ya da malın bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesinden sonra, sanığın uhdesine zimmete konu paranın bulunduğunun tespiti halinde sanığın eyleminin Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2017/163 esas, 2018/9672 karar sayılı ilamı ile benzer ilamlarında da belirtildiği üzere 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 131. maddesinde belirtilen suçu oluşturacağı, uhdesinde zimmete konu paranın bulunduğuna dair bir tespit ve delil bulunmaması halinde ise görevinin gereklerine aykırı hareket edip etmediği ya da görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterip göstermediği, bu eylem sonucunda kamu zararının da bulunup bulunmadığı konuları üzerinde durularak eyleminin TCK’nın 257/1-2 maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur. (Gaziantep Blg.Ad.Mah.14.Ceza Dairesi 2024/1009-1343 E-K)
